Bordeleaux - Bordeleaux
Gönderilme zamanı: Prş Oca 31, 2019 9:02 am
İnsanların İmparatorluktan sonra ikinci en büyük ulusu olan Bretonya, Sigmar’ın topraklarının batısında ondan Boz Dağlar ile ayrılmış olarak bulunur. Bu iki ulus birkaç hayati önem taşıyan dağ geçidi aracılığıyla ticaret gerçekleştirir ve uluslar arasındaki ilişkiler genel olarak yakındır; fakat nice kez savaşmışlardır. Bretonya sefil köylü ayak takımının üzerinde dikilen soylular ve cesur Şövalyelerden oluşan feodal bir toplumdur. Ancak, bir Bretonya ordusunun yalnızca Şövalyelerden oluştuğu çok nadir görülür, sıradan da olsalar sıkı gruplar halinde piyade birlikleri ve silah altına alınmış köylülerden oluşan saflar verilen hasarı göğüslemek için sahaya sürülür.
Bretonya Kralı Louen Leoncoeur, tebaasının büyük kısmı tarafından, ‘Birleştirici’ Gilles Le Breton’dan bu yana ulusun gelmiş geçmiş en büyüklerinden biri olarak düşünülür. Kral Louen her zaman şerefli davranan bilge bir hükümdar olarak bilinir. Savaş alanında gerçekten de korku duyulacak bir rakiptir ve Yeşilderililer, Canavaradamlar ve de kötücül bir niyetle Bretonya topraklarına girmeye cür'et eden tüm diğer istilacıların da katilidir! Cesur savaşçı kral tarafından liderlik edilen Bretonya Şövalyeleri, mızrakları ileriyi gösterir ve dudakları Leydi'ye ettikleri dua ile kıpırdarken, azametle yürürler!
MORTAL TANIMI
Bordeleaux, kurucu Bretonya Dükalıklarından biridir ve lanetlenmiş Mousillon’un hemen güneyinde bulunan kıyı bölgesinde bulunur. Mevcut Dük’ü cesur ancak yine de yavuz Alberic, şövalyelik kaidelerine gösterdiği katı itaat ve doğal düzenin korunmasıyla ünlüdür. Alberic’in hükmü altında talim edilmiş Şövalyeler Bretonya’nın sunduğu en iyi savaşçılardandır; savaş alanında neredeyse intihar denebilecek düzeyde bir cesaret gösterir ve cüsseleri ya da saldıkları nam ne kadar büyük olursa olsun, hiçbir rakip karşısında tereddüte düşmezler. Dük Alberic’in hanedan arması, Bordeleaux’nun kıyı kesimlerini gözeten ve halkının sevgisini kazanmak için Gölün Hanımı ile rekabet eden deniz tanrısı Manann’ın Üç Dişli Zıpkını’nın göze hemen çarpan simgesini taşır, bu tanrının bölgedeki önemi böylesine büyüktür. Kesin olarak söylenebilir ki, deniz rotaları ve deniz doğumlu tüccarlar arasında Manann’ın en gözde hami-tanrı olduğu düşünülür. Efsaneye göre Alberic’in atası, Birleştirici Gilles’in ilk Yoldaşları’ndan birisi olan Dük Marcus, değişken mizaçlı deniz tanrısının ta kendisiyle omuz omuza çarpışmıştır; görünen o ki, bu ikili baskıncıları Bordeleaux kıyılarından birlikte püskürtmüş ve huzuru yeniden sağlayıp ticaretin bir kez daha baltalanmadan gelişmesine imkân vermiştir.
Dük Alberic’in cesareti ve katı öz disiplini iyi bilinir ve Şövalyelerinden de gayet tabii bir şekilde kendisinin sahip olduğu yüksek kişisel standartlara erişmelerini bekler ve bununla da kalmayıp bu standartlara erişmekte hataya düşen ya da başarısız olanları defedip sürgüne gönderecek kadar ileri gidebilir. Bu da Alberic’in Krallık’taki en küçük Dükalık hane halkına sahip olduğu anlamına geliyor, ancak her şeye rağmen bu hanenin şahısları zorlu bir kuvvet teşkil eder ve tüm Bretonya’nın en büyük Şövalyelerinden bazılarını içinde barındırır. Ne yazık ki, bu zamana dek koşullar Alberic’i yaşam gayesine ulaşmaktan alıkoydu; bir Kutsal Kâse Görevi’ne atılmaktan. Bunun olabilmesi için uygun bir halef bulunması gerekiyor ki Bordeleaux kendisinin yokluğunda da gelişip güçlenmeye devam edebilsin. İlerleyen yaşına rağmen, Dük hâlâ kendisinin ata tahtını terk edip Leydi’nin kutlu adı şanına efsanelerdeki kutsal kadehin arayışına çıkmasına olanak sağlayacak iyi bir adayın ortaya çıkabileceğine dair umudunu koruyor.