Total War: Warhammer I İnceleme
Gönderilme zamanı: Çrş Oca 30, 2019 5:24 pm
Warhammer evrenine Total War’un penceresinden bakmaya hazır mısınız?
MÖ 300 ile 19. yüzyılın arasında 16 yıldır eğlenerek gidip gelen Total War oyuncuları, Total War Warhammer’ın duyurulduğu gün büyük bir şok yaşadılar. Yeni oyunun duyurusunda herkes Medieval III diye tezahürat ederken, ekranda mor dumanlar ve arkadan gelen homurtu sesleriyle Total War Warhammer kendini göstermiş, kiminin hayali gerçek olmuş kiminin ise büyük armadası batmıştı…
Rome ve Medieval II modlanabilir en iyi Total War oyunları olarak tarihe adlarını yazdırdılar. Bu oyunlara çıkmayan mod kalmadı. Gerçek tarihi bırakın, Zelda evreninden tutun da Game of Thrones’a kadar birçok fantezi evren aslında daha önce Total War ile işlendi ancak bu oyuncular tarafından yapıldı. Özellikle Yüzüklerin Efendisi’nin modları çok popüler oldu. Warhammer modları da mevcut. İşte böyle bir ortamda yer yer “keşke resmi olarak bu evrenler işlense” diyenler görüyorduk, azınlıktılar ve asla kale alınmadılar. Ta ki SEGA, Warhammer isim haklarını alana kadar.
Yıl 2016, Total War ilk defa gerçek dünya ve tarihin çizgisinden çıkarak oyun severleri kült seri Warhammer’ın evrenine davet ediyor. Warhammer evreni ikiye ayrılıyor. Gerçek dünyadan örnek vereceksek bir Orta Çağ temalı evren, diğeri de 41. milenyumda yani 40.000. yılda geçen evren. Total War Warhammer’ın evreni ise Orta Çağ temalı olan evreni oyun alanı edinmiş. Bilmeyenler için not düşmekte fayda var. Warhammer’da İnsanoğlu dışında başka ırklar da var. Orklar, Elfler, Cüceler, Vampirler…
Total War’un sadık kitlesi arasında fantezi evrenleri sevenler de var ancak büyük çoğunluk böyle değil. Total War Türkiye’deki yorumları bizzat gördüğüm ve yabancı forumları da takip ettiğim için bunu çok iyi biliyorum. Tarih severlerin sabırlı olup, aileye yeni katılan bu üyeyi ve bu üyeyle gelecek olan yeni oyuncu kardeşlerine kapılarını açmaları lazım. Yoksa Medieval III’ü unutsunlar diyor ve artık oyunu anlatmaya geçiyorum :). İncelemede her kitleyi düşünerek biraz genel tanımlar yaparak ilerleyeceğim.
Total War Warhammer, hem tur bazlı hem de gerçek zamanlı bir strateji oyunu. Tur kısmında diplomasi, devlet yönetimi ve savaş öncesi hazırlıklarınızı yapıyorsunuz. Savaş alanında ise ordularınızı yönetiyorsunuz. Arzu ederseniz savaşlara da girmeyerek otomatik de yapabilirsiniz. Bu haliyle de oyun adeta çok yönlü ve detaylı bir satranca dönüşüyor. Ordularınız Warhammer 40K oyunlarındaki gibi (Örneğin Dawn of War) mangalardan (8) değil bölüklerden (80+) oluşuyor. Savaş alanında en az 1, en fazla 40 bölük yönetebiliyorsunuz. Ancak ayarlar kısmından birim sayısını en düşük seviyeye çekerseniz oyun 40K olmasa da o dönemin havasını yansıtabiliyor. Warhammer’ın en tutulan evreni 40K olduğundan Total War Warhammer’a ön yargılı olanlar, o ön yargılarını bir kırsın lütfen.
Oyunda seçilebilir dört ırk var. Eğer ön sipariş ile aldıysanız bu sayı beş oluyor. Herkese açık olan İmparatorluk (İnsanlar), Yeşilderililer (Orklar/Goblinler), Cüceler ve Vampir Kontları. Ön siparişe özel olan ırk da Kaos Hordası. Her ırkın kendine has dinamikleri, bu evrende yapacakları ve yapamayacakları şeyler var. Geliştiriciler bu durumu iyi gözetmişler. Ben oyunu Kaos (inceleme sürümünde kapalıydı) harici her ırkla en az 50-100 tur arası oynadım. Kesinlikle farklar hissediliyor.
İmparatorluk olduğunuz zaman sadece Kuzeyli ırklar olan Norskalar dışında diğer insan ve Vampir Kontları’nın hüküm sürdükleri şehirleri bizzat yönetebiliyorsunuz. Komutanlarınıza devlet içerisinde görevler vererek kendi divanınızı oluşturuyor böylece daha donanımlı ve güçlü bir yönetime sahip oluyorsunuz. Teknolojilerinizi de inşa ettiğiniz binalara göre geliştiriyorsunuz.
Vampir Kontları’da da şehir yönetimi insanlarla aynı. Vampir Kontları’nı öne çıkaran en büyük fark çevrelerini yozlaştırmaları. Evreni kendi arzularına göre buhrana sokuyor, korku salıyorlar. Vampirler’in esamesinin okunmadığı alanlar bakıyorsunuz birer Vampir yurdu olmuş. Vebanın ayaklı halleri desek hata yapmış olmayız. Bir de menzilli birimleri yok. Öyle de atarlı bir ırk bunlar.
Cüceler, dağlık alanlarda yaşıyorlar. Yeşilderililer’in şehirlerini de ele geçirebiliyorlar. En disiplinli ırklar. Teknolojileri çok dallı ve nizami. Dayanıklılar, çok güzel birimleri var ancak asabi olduklarından dolayı, kinlerinden boğuluyorlar. Cüceler olumsuzluklarda, şehir veya savaş kaybetme gibi hususları not ediyorlar. Eğer bu problemleri telafi etmezseniz iç savaşa ve isyanlara hazırlıklı olun. Cücelerin öne çıktıkları farklılıklardan birisi de yer altında hareket edebilmeleri. Örneğin insanlar, uzun yollardan geçerek bir dağın diğer ucuna giderken cüceler tünelleri kullanarak bu işi çooooooook daha kısa sürede yapabiliyor.
Yeşilderililer… Evrenin Vampir Kontları kadar hastalıklı tipleri. Amaçları yemek, tuvalet ve savaşmak :) kendi aralarında ve evrenin diğer ırklarıyla sürekli savaştalar. Savaşmadıkları ve yenilgi aldıklarında mutsuz oluyorlar. Kandaşlarını keserler ama yine de malubiyet almak istemezler. Başarı = gaminet olduğundan çapulcular sürülerine sürü katıyorlar. Ticaret yapacak kadar akıllı değiller. Haliyle teknolojileri de gelişmemiş ve kısıtlı. Kendi şehirlerinin yanı sıra Cüce dehlizlerinde de yaşayabiliyorlar.
Seçilemeyen Norska ve Bretonya topluluklarının da ileride oynanabilir hale geçeğini düşünüyorum. Zira diğer oyun içerisinde biraz önce size tanıttığım oynanabilir olan 4 ırk kadar farklılar. Kısacası yeni bedava ve ücretli indirilebilir içerik paketleri ile oyun daha da zenginleşecek.
Her ırkın kendine ait kısa ve uzun olmak üzere başarı hedefi var. Bu hedefleri gerçekleştiremediğiniz zaman oyunu kaybetmiş sayılıyorsunuz. X ırkı yok et, Y ırkını şu sınırlar içerisine göm, 1-2-3. bölgeleri al ve tur başına şu kadar para kazan gibi bu hedefler çeşitlilik arz ediyor. Zorluk seviyesi de 5. En zor seviyede oyun kaydı ve savaş alanlarındaki bazı rahatlıklardan faydalanamıyorsunuz.
Total War Warhammer ile Total War serilerine gelen yeni dinamiklerden de bahsetmemiz lazım. Bunların başında büyüler geliyor. Savaş, senaryoya bağlı ve bağımsız görevler ile oyundaki karakterlerinize seviye atlatıyorsunuz. Böylece giderek güçleniyorlar ve çeşitli büyüler ile yetilere kavuşuyorlar. Kimileri dost kimileri düşman üzerinde etkili. Kaçan birliklerinize gaz verme gibi sıradan güçlerin yanı sıra 1 bölük askeri yok edecek kadar hatta bölükLERİ yok edecek kadar güçlü büyüler yapabiliyorsunuz. Ancak öyle her daim olmuyor, özellikle güçlü büyüler için belli bir zamanın geçmesi gerekiyor.
Fantezi evren, fantezi ırklar… Haliyle devasa yaratıklar var bu oyunda. Dev örümcekler, uçan yaratıklar ve nicesi Total War Warhammer’da emrinize amade olacağı gibi başınızı da ağrıtacaklar. Yapmanız gereken olabildiğince bölüklerinizden kayıp vermeden çok tecrübeli birimleri elinizde tutmanız. Yoksa düşük güçteki ordunuz isterse binleri aşsın yine de yenilgi yüzü görmeniz olası. Önceki Total War serilerinde tek korkumuz filler oluyordu. Artık filleri mum ışında arayacaksınız.
Efsanevi lordlar ve kahramanlar da Total War Warhammer ile seriye gelen yeni dinamikler içerisinde yer alıyor. Tek başına koca bölüklere kafa tutan ve aynı zamanda ülkenizin liderleri olan bu efsanevi kişiler tek olsalar da ordunun yarısı teşkil ediyorlar diyebiliriz. Sizin 3 bölükle durduramadığınız bir yaratıkla kafa kafaya girerek ve özel güçlerini kullanarak başarı elde edebiliyorlar. Verdikleri güvenle de tavşan olan askerleri aslan yürekli cengaverlere dönüştürüyorlar. Kahramanlar ise hem ajanlık yapıyor hem de savaş alanlarında hünerlerini sergiliyorlar. Eskiden ajan, diplomat, imam/papaz/alim gibi çeşitli görevler üstlenen birimleri artık savaş alanlarında da görebiliyoruz.
Devletler gibi karakterlerimizin de geliştirilebilir yetileri var. Teknoloji ağacımız gibi dallı budaklı. Elde edilen başarılar sonucu seviye atlayan karakterlerimizi dilediğiniz gibi geliştirebiliyorsunuz. Öyle ki yaya başta yaya olan lideriniz, altına bir griffon alıp savaşlarda havada süzülebiliyor. Savaşlarda kazanılan yetiler, ele geçirilen teçhizatlarla donatılabildiklerini de es geçmeyelim. Mis gibi RPG ögeleri var bu oyunda.
Cüceler ve Yeşilderililer ile yer altına inebilmek, daha doğrusu savaşların yerin altında olması, atmosfer açısından seride büyük bir yenilik. Haritaların tasarımları muazzam. En güzeli ise ağaçlar ve ciddi anlamda engebeler olmadığında neredeyse saf meydan muharebesi yapıyorsunuz.
SEGA ve The Creative Assembly de yeni bir kitle ile muhatap olacaklarının ve var olan kitlenin de yabancılık çekeceğinin farkında olduğundan gerek danışman gerek bilgi bankası işini bir hayli detaylandırmış. Oyunun kendi wiki’sinin yanı sıra yardım sayfaları sayesinde oyun hakkında anlık ve detaylı bilgi edinebiliyorsunuz. Bu devasa arşiv de TÜRKÇE!
Yeni bir konsept, yeni dinamikler, farklı oynanış tarzları sunan ırklar… Buraya kadar her şey çok güzel. Ama en merak ettiğiniz şeyler bunlar değil eminim. Zira önceki serilerde sitem ettiren, eleştirilerin havada uçmasına sebep olan hususlar vardı. Aynı hususlar Total War Warhammer için de geçerli mi?
1- Nihayet diplomasi yapabiliyorsunuz. Bence tur yapay zekası (Campaign AI) çok başarılı. Rome II ve Attila’da aranızın iyi olduğu devletlerle ticaret yapmayı bırakın topraklardan geçiş izni veya saldırmazlık gibi basit ve faydalı anlaşmaları dahi yapamıyordunuz. Yahu sömürge ülkeniz sizle ticaret yapmıyordu neyden bahsediyoruz biz… Yapmaya başladığınızda da zaten gerek olmuyor, bir hayli güçlenmiş oluyordunuz. Bir örnek daha verelim, size sınırı olmayan çok uzaktaki bir devletin “sana savaş açtım, ülkeni yakıp yıkacağım” mesajını alabiliyordunuz. Total War Warhammer’da bu sıkıntılar giderilmiş. Gerçekten çok fazla diğer ırklarla veya ırkdaşlarınızla iletişim kuruyorsunuz. Yapay zeka çıkarlarına göre diplomasiyi iyi kullanıyor. Özetle bu seriyi oynamak ile hayatının bir bölümünü çürüten biri olarak yineliyorum “nihayet diplomasi yapabiliyoruz” diyorum.
2- Empire, Napoleon, Shogun 2, Rome II ve Attila’daki savaşlarda askerler birbirleriyle 1re1 karşılaşsın da birbirine fatality yapsın diye kasılmış, bu kısmen başarılmıştı. Ancak animasyonlarda her daim bozukluklar göze çarpıyordu. Örneğin Shogun 2’de hareket halinde belli bir uzuvu kopan asker yere seriliyor ancak çıkan kan havada kalıyordu. Rome II’de fatality görmek için savaşı yapamıyorduk ve daha çok kötü ölme animasyonlarına rastlıyorduk. Attila’da ise fatality yiyen asker ile atan asker arasında en az 1 metre aralık oluyordu. Total War Warhammer ile eski kan yerine geldi! Rome ve Medieval II tarzı savaşlar geri döndü. Askerler artık düşmanla 1re1 karşılaşmasa da öyleymiş gibi hareket ediyor. Uzun bir aradan sonra bu kadar akıcı, epik savaş atmosferini seride görmek beni çok mutlu etti.
3- Kuşatma savaşlarında savunan değil de saldıran yapay zeka ise kuşatma donanımları bertaraf edilince bocalayabiliyor. Ancak meydan savaşlarındaki hareketleri yine Rome II ve Attila’ya göre daha iyi diyebiliriz. En azından tatmin edecek kadar iyi. Tatmin olmayan da zaten multiplayer oynuyor :)
4- Performans kesinlikle, deneme sürümü, inceleme sürümü olmasına rağmen Attila’dan çok çok daha iyi. AMD ile anlaşan The Creative Assembly, oyunun optimizasyonu için çok çalıştıklarını belirtmişlerdi. Sözleriyle gördüklerim eşleşiyor. Ancak yine de en yüksek ayarlar için güçlü ve güncel bir sisteme ihtiyacınız var. Üçleme olacak olan Total War Warhammer’a uzun yıllar boyunca destek verecek olan CA, performans açısından yüzümüzü daha çok güldürecek. Hatırlatayım, Shogun 2’de de AMD ile el sıkılmış ve ortaya çok kaliteli bir yapım çıkmıştı. Attila gibi ortada kalmayacak bu oyun.
Hazır performans dedik grafiklere ve atmosfere değineyim. Kesinlikle Warhammer fantezi evrenini yansıtan bir oyun yapılmış. Gerek strateji haritası gerek savaş alanları Warhammer severleri hayallerindeki yerleri görmesine vesile olurken, bu evrene uzak olanların da sempatisin toplayacak kadar kaliteli. Efsanevi kumandanınız, kahramanlarınız ve askerlerinizin detaylarındaki emeği süzerken savaşlarınızı da unutabilirsiniz. Mike Simpson bu sefer özür dilemeyecek. Empire’dan beri her çıkan oyundan sonra özür dileyen CA’nın tepe ismi Mike Simpson’ın bu sefer yüzü gülecek. Ve sözünde de haklı gibi, bu zamana kadar yapılmış en iyi oyun olabilir.
Oyunun mihenk taşlarına değindik. Sırada multiplayer var. Burada da sistem Rome II ve Attila ile aynı. Sadece savaş alanlarından oluşan ve toplam 2 kişi ile oynanan multiplayer campaing mevcut. Yani çok iç açıcı değil. Özetle Shogun 2 ile yakalanan multiplayer ivmesi akabinde gelen 3. oyunda da düşüşünü sürdürüyor.
Oyuna getirebileceğim tek eleştiri evrenin verdiği kısıtlama. Her ırkın yapacakları belli olduğundan oyunun oynanış süresi bir hayli geriliyor. Empire: Total War’da Osmanlı ile en az 5-6 oyun atmışımdır ki Empire’da seçilebilir bir sürü devlet var. Osmanlı İmpartorluğu ile oynadığım her oyunda farklı stratejiler güttüm. Ancak Total War Warhammer’da bu mümkün değil gibi. Hiç kimseyle savaşmayayım sadece ticarete yapayım diyemiyorsunuz. Yani alternatif tarih oluşturamıyorsunuz. Cücelerle dağlar ve çorak arazilerdeki Yeşilderililer’in mekanları dışında yaşayamıyorsunuz. Şahsi görüşüm her ırkla en fazla 2 kere oynanacağı yönünde. Ya savaşarak genişleyebileceğiniz en büyük alana genişlersiniz ya da daha çok diplomasiyi kullanarak. Öyle veya böyle zaten yine bina inşa ediyor, teknoloji geliştiriyor ve karakterlerinizi güçlendiriyorsunuz. Sanırım bundan dolayı zaten oyunun üçleme olmasına karar vermişler. Nasıl Shogun 2’ye Rise of the Samurai ve Fall of the Samurai gibi iki genişleme paketi geldiyse Warhammer’a da devasa paketler gelecek belki de ayrı birer oyun şeklinde satılacak.
Daha önce hiçbir Total War oyununu inceleme aşamasında bu kadar çok oynamadım. Oyun vaat ettiğini gerçekleştiriyor asıl mesele bu. Warhammer’ın fantezi evrenini başarılı bir şekilde, Total War tarzıyla oyunculara sunuyor. Umarım The Creative Assembly, bu ivmeyi bozmaz, başarısını katlayarak Medieval III’te de gösterir. Zira halihazırda bir tarih ekibi var ve başında da Macar asıllı Janos Gaspar var. Warhamer evrenini seven birisiyseniz elbette kütüphanenizde bu oyuna yer vermelisiniz. Zira daha önce böylesini tecrübe etmediniz. Total War’un kitlesi içerisinde yer alan tarih severler oyuncular ise farklı bir tat için denemek bir yana sonuçta adı TOTAL WAR olan bir oyunun koleksiyonda eksik olması kabul edilemez. Ama sadece “tarih sever” olanlara için bir şey diyemeyeceğim. Zaten bu grubun üyeleri “uçan eşşeğin olduğu oyunu” oynamam diye set çekmiş durumda :) Medieval III çıkana kadar sabretmeye ya da serinin önceki üyelerini oynamaya devam.
Bitti. E ben Total War Warhammer’a geri döneyim izninizle…
Not: oyun içi metinler de tamamıyla Türkçe olacak.
MÖ 300 ile 19. yüzyılın arasında 16 yıldır eğlenerek gidip gelen Total War oyuncuları, Total War Warhammer’ın duyurulduğu gün büyük bir şok yaşadılar. Yeni oyunun duyurusunda herkes Medieval III diye tezahürat ederken, ekranda mor dumanlar ve arkadan gelen homurtu sesleriyle Total War Warhammer kendini göstermiş, kiminin hayali gerçek olmuş kiminin ise büyük armadası batmıştı…
Rome ve Medieval II modlanabilir en iyi Total War oyunları olarak tarihe adlarını yazdırdılar. Bu oyunlara çıkmayan mod kalmadı. Gerçek tarihi bırakın, Zelda evreninden tutun da Game of Thrones’a kadar birçok fantezi evren aslında daha önce Total War ile işlendi ancak bu oyuncular tarafından yapıldı. Özellikle Yüzüklerin Efendisi’nin modları çok popüler oldu. Warhammer modları da mevcut. İşte böyle bir ortamda yer yer “keşke resmi olarak bu evrenler işlense” diyenler görüyorduk, azınlıktılar ve asla kale alınmadılar. Ta ki SEGA, Warhammer isim haklarını alana kadar.
Yıl 2016, Total War ilk defa gerçek dünya ve tarihin çizgisinden çıkarak oyun severleri kült seri Warhammer’ın evrenine davet ediyor. Warhammer evreni ikiye ayrılıyor. Gerçek dünyadan örnek vereceksek bir Orta Çağ temalı evren, diğeri de 41. milenyumda yani 40.000. yılda geçen evren. Total War Warhammer’ın evreni ise Orta Çağ temalı olan evreni oyun alanı edinmiş. Bilmeyenler için not düşmekte fayda var. Warhammer’da İnsanoğlu dışında başka ırklar da var. Orklar, Elfler, Cüceler, Vampirler…
Total War’un sadık kitlesi arasında fantezi evrenleri sevenler de var ancak büyük çoğunluk böyle değil. Total War Türkiye’deki yorumları bizzat gördüğüm ve yabancı forumları da takip ettiğim için bunu çok iyi biliyorum. Tarih severlerin sabırlı olup, aileye yeni katılan bu üyeyi ve bu üyeyle gelecek olan yeni oyuncu kardeşlerine kapılarını açmaları lazım. Yoksa Medieval III’ü unutsunlar diyor ve artık oyunu anlatmaya geçiyorum :). İncelemede her kitleyi düşünerek biraz genel tanımlar yaparak ilerleyeceğim.
Total War Warhammer, hem tur bazlı hem de gerçek zamanlı bir strateji oyunu. Tur kısmında diplomasi, devlet yönetimi ve savaş öncesi hazırlıklarınızı yapıyorsunuz. Savaş alanında ise ordularınızı yönetiyorsunuz. Arzu ederseniz savaşlara da girmeyerek otomatik de yapabilirsiniz. Bu haliyle de oyun adeta çok yönlü ve detaylı bir satranca dönüşüyor. Ordularınız Warhammer 40K oyunlarındaki gibi (Örneğin Dawn of War) mangalardan (8) değil bölüklerden (80+) oluşuyor. Savaş alanında en az 1, en fazla 40 bölük yönetebiliyorsunuz. Ancak ayarlar kısmından birim sayısını en düşük seviyeye çekerseniz oyun 40K olmasa da o dönemin havasını yansıtabiliyor. Warhammer’ın en tutulan evreni 40K olduğundan Total War Warhammer’a ön yargılı olanlar, o ön yargılarını bir kırsın lütfen.
Oyunda seçilebilir dört ırk var. Eğer ön sipariş ile aldıysanız bu sayı beş oluyor. Herkese açık olan İmparatorluk (İnsanlar), Yeşilderililer (Orklar/Goblinler), Cüceler ve Vampir Kontları. Ön siparişe özel olan ırk da Kaos Hordası. Her ırkın kendine has dinamikleri, bu evrende yapacakları ve yapamayacakları şeyler var. Geliştiriciler bu durumu iyi gözetmişler. Ben oyunu Kaos (inceleme sürümünde kapalıydı) harici her ırkla en az 50-100 tur arası oynadım. Kesinlikle farklar hissediliyor.
İmparatorluk olduğunuz zaman sadece Kuzeyli ırklar olan Norskalar dışında diğer insan ve Vampir Kontları’nın hüküm sürdükleri şehirleri bizzat yönetebiliyorsunuz. Komutanlarınıza devlet içerisinde görevler vererek kendi divanınızı oluşturuyor böylece daha donanımlı ve güçlü bir yönetime sahip oluyorsunuz. Teknolojilerinizi de inşa ettiğiniz binalara göre geliştiriyorsunuz.
Vampir Kontları’da da şehir yönetimi insanlarla aynı. Vampir Kontları’nı öne çıkaran en büyük fark çevrelerini yozlaştırmaları. Evreni kendi arzularına göre buhrana sokuyor, korku salıyorlar. Vampirler’in esamesinin okunmadığı alanlar bakıyorsunuz birer Vampir yurdu olmuş. Vebanın ayaklı halleri desek hata yapmış olmayız. Bir de menzilli birimleri yok. Öyle de atarlı bir ırk bunlar.
Cüceler, dağlık alanlarda yaşıyorlar. Yeşilderililer’in şehirlerini de ele geçirebiliyorlar. En disiplinli ırklar. Teknolojileri çok dallı ve nizami. Dayanıklılar, çok güzel birimleri var ancak asabi olduklarından dolayı, kinlerinden boğuluyorlar. Cüceler olumsuzluklarda, şehir veya savaş kaybetme gibi hususları not ediyorlar. Eğer bu problemleri telafi etmezseniz iç savaşa ve isyanlara hazırlıklı olun. Cücelerin öne çıktıkları farklılıklardan birisi de yer altında hareket edebilmeleri. Örneğin insanlar, uzun yollardan geçerek bir dağın diğer ucuna giderken cüceler tünelleri kullanarak bu işi çooooooook daha kısa sürede yapabiliyor.
Yeşilderililer… Evrenin Vampir Kontları kadar hastalıklı tipleri. Amaçları yemek, tuvalet ve savaşmak :) kendi aralarında ve evrenin diğer ırklarıyla sürekli savaştalar. Savaşmadıkları ve yenilgi aldıklarında mutsuz oluyorlar. Kandaşlarını keserler ama yine de malubiyet almak istemezler. Başarı = gaminet olduğundan çapulcular sürülerine sürü katıyorlar. Ticaret yapacak kadar akıllı değiller. Haliyle teknolojileri de gelişmemiş ve kısıtlı. Kendi şehirlerinin yanı sıra Cüce dehlizlerinde de yaşayabiliyorlar.
Seçilemeyen Norska ve Bretonya topluluklarının da ileride oynanabilir hale geçeğini düşünüyorum. Zira diğer oyun içerisinde biraz önce size tanıttığım oynanabilir olan 4 ırk kadar farklılar. Kısacası yeni bedava ve ücretli indirilebilir içerik paketleri ile oyun daha da zenginleşecek.
Her ırkın kendine ait kısa ve uzun olmak üzere başarı hedefi var. Bu hedefleri gerçekleştiremediğiniz zaman oyunu kaybetmiş sayılıyorsunuz. X ırkı yok et, Y ırkını şu sınırlar içerisine göm, 1-2-3. bölgeleri al ve tur başına şu kadar para kazan gibi bu hedefler çeşitlilik arz ediyor. Zorluk seviyesi de 5. En zor seviyede oyun kaydı ve savaş alanlarındaki bazı rahatlıklardan faydalanamıyorsunuz.
Total War Warhammer ile Total War serilerine gelen yeni dinamiklerden de bahsetmemiz lazım. Bunların başında büyüler geliyor. Savaş, senaryoya bağlı ve bağımsız görevler ile oyundaki karakterlerinize seviye atlatıyorsunuz. Böylece giderek güçleniyorlar ve çeşitli büyüler ile yetilere kavuşuyorlar. Kimileri dost kimileri düşman üzerinde etkili. Kaçan birliklerinize gaz verme gibi sıradan güçlerin yanı sıra 1 bölük askeri yok edecek kadar hatta bölükLERİ yok edecek kadar güçlü büyüler yapabiliyorsunuz. Ancak öyle her daim olmuyor, özellikle güçlü büyüler için belli bir zamanın geçmesi gerekiyor.
Fantezi evren, fantezi ırklar… Haliyle devasa yaratıklar var bu oyunda. Dev örümcekler, uçan yaratıklar ve nicesi Total War Warhammer’da emrinize amade olacağı gibi başınızı da ağrıtacaklar. Yapmanız gereken olabildiğince bölüklerinizden kayıp vermeden çok tecrübeli birimleri elinizde tutmanız. Yoksa düşük güçteki ordunuz isterse binleri aşsın yine de yenilgi yüzü görmeniz olası. Önceki Total War serilerinde tek korkumuz filler oluyordu. Artık filleri mum ışında arayacaksınız.
Efsanevi lordlar ve kahramanlar da Total War Warhammer ile seriye gelen yeni dinamikler içerisinde yer alıyor. Tek başına koca bölüklere kafa tutan ve aynı zamanda ülkenizin liderleri olan bu efsanevi kişiler tek olsalar da ordunun yarısı teşkil ediyorlar diyebiliriz. Sizin 3 bölükle durduramadığınız bir yaratıkla kafa kafaya girerek ve özel güçlerini kullanarak başarı elde edebiliyorlar. Verdikleri güvenle de tavşan olan askerleri aslan yürekli cengaverlere dönüştürüyorlar. Kahramanlar ise hem ajanlık yapıyor hem de savaş alanlarında hünerlerini sergiliyorlar. Eskiden ajan, diplomat, imam/papaz/alim gibi çeşitli görevler üstlenen birimleri artık savaş alanlarında da görebiliyoruz.
Devletler gibi karakterlerimizin de geliştirilebilir yetileri var. Teknoloji ağacımız gibi dallı budaklı. Elde edilen başarılar sonucu seviye atlayan karakterlerimizi dilediğiniz gibi geliştirebiliyorsunuz. Öyle ki yaya başta yaya olan lideriniz, altına bir griffon alıp savaşlarda havada süzülebiliyor. Savaşlarda kazanılan yetiler, ele geçirilen teçhizatlarla donatılabildiklerini de es geçmeyelim. Mis gibi RPG ögeleri var bu oyunda.
Cüceler ve Yeşilderililer ile yer altına inebilmek, daha doğrusu savaşların yerin altında olması, atmosfer açısından seride büyük bir yenilik. Haritaların tasarımları muazzam. En güzeli ise ağaçlar ve ciddi anlamda engebeler olmadığında neredeyse saf meydan muharebesi yapıyorsunuz.
SEGA ve The Creative Assembly de yeni bir kitle ile muhatap olacaklarının ve var olan kitlenin de yabancılık çekeceğinin farkında olduğundan gerek danışman gerek bilgi bankası işini bir hayli detaylandırmış. Oyunun kendi wiki’sinin yanı sıra yardım sayfaları sayesinde oyun hakkında anlık ve detaylı bilgi edinebiliyorsunuz. Bu devasa arşiv de TÜRKÇE!
Yeni bir konsept, yeni dinamikler, farklı oynanış tarzları sunan ırklar… Buraya kadar her şey çok güzel. Ama en merak ettiğiniz şeyler bunlar değil eminim. Zira önceki serilerde sitem ettiren, eleştirilerin havada uçmasına sebep olan hususlar vardı. Aynı hususlar Total War Warhammer için de geçerli mi?
1- Nihayet diplomasi yapabiliyorsunuz. Bence tur yapay zekası (Campaign AI) çok başarılı. Rome II ve Attila’da aranızın iyi olduğu devletlerle ticaret yapmayı bırakın topraklardan geçiş izni veya saldırmazlık gibi basit ve faydalı anlaşmaları dahi yapamıyordunuz. Yahu sömürge ülkeniz sizle ticaret yapmıyordu neyden bahsediyoruz biz… Yapmaya başladığınızda da zaten gerek olmuyor, bir hayli güçlenmiş oluyordunuz. Bir örnek daha verelim, size sınırı olmayan çok uzaktaki bir devletin “sana savaş açtım, ülkeni yakıp yıkacağım” mesajını alabiliyordunuz. Total War Warhammer’da bu sıkıntılar giderilmiş. Gerçekten çok fazla diğer ırklarla veya ırkdaşlarınızla iletişim kuruyorsunuz. Yapay zeka çıkarlarına göre diplomasiyi iyi kullanıyor. Özetle bu seriyi oynamak ile hayatının bir bölümünü çürüten biri olarak yineliyorum “nihayet diplomasi yapabiliyoruz” diyorum.
2- Empire, Napoleon, Shogun 2, Rome II ve Attila’daki savaşlarda askerler birbirleriyle 1re1 karşılaşsın da birbirine fatality yapsın diye kasılmış, bu kısmen başarılmıştı. Ancak animasyonlarda her daim bozukluklar göze çarpıyordu. Örneğin Shogun 2’de hareket halinde belli bir uzuvu kopan asker yere seriliyor ancak çıkan kan havada kalıyordu. Rome II’de fatality görmek için savaşı yapamıyorduk ve daha çok kötü ölme animasyonlarına rastlıyorduk. Attila’da ise fatality yiyen asker ile atan asker arasında en az 1 metre aralık oluyordu. Total War Warhammer ile eski kan yerine geldi! Rome ve Medieval II tarzı savaşlar geri döndü. Askerler artık düşmanla 1re1 karşılaşmasa da öyleymiş gibi hareket ediyor. Uzun bir aradan sonra bu kadar akıcı, epik savaş atmosferini seride görmek beni çok mutlu etti.
3- Kuşatma savaşlarında savunan değil de saldıran yapay zeka ise kuşatma donanımları bertaraf edilince bocalayabiliyor. Ancak meydan savaşlarındaki hareketleri yine Rome II ve Attila’ya göre daha iyi diyebiliriz. En azından tatmin edecek kadar iyi. Tatmin olmayan da zaten multiplayer oynuyor :)
4- Performans kesinlikle, deneme sürümü, inceleme sürümü olmasına rağmen Attila’dan çok çok daha iyi. AMD ile anlaşan The Creative Assembly, oyunun optimizasyonu için çok çalıştıklarını belirtmişlerdi. Sözleriyle gördüklerim eşleşiyor. Ancak yine de en yüksek ayarlar için güçlü ve güncel bir sisteme ihtiyacınız var. Üçleme olacak olan Total War Warhammer’a uzun yıllar boyunca destek verecek olan CA, performans açısından yüzümüzü daha çok güldürecek. Hatırlatayım, Shogun 2’de de AMD ile el sıkılmış ve ortaya çok kaliteli bir yapım çıkmıştı. Attila gibi ortada kalmayacak bu oyun.
Hazır performans dedik grafiklere ve atmosfere değineyim. Kesinlikle Warhammer fantezi evrenini yansıtan bir oyun yapılmış. Gerek strateji haritası gerek savaş alanları Warhammer severleri hayallerindeki yerleri görmesine vesile olurken, bu evrene uzak olanların da sempatisin toplayacak kadar kaliteli. Efsanevi kumandanınız, kahramanlarınız ve askerlerinizin detaylarındaki emeği süzerken savaşlarınızı da unutabilirsiniz. Mike Simpson bu sefer özür dilemeyecek. Empire’dan beri her çıkan oyundan sonra özür dileyen CA’nın tepe ismi Mike Simpson’ın bu sefer yüzü gülecek. Ve sözünde de haklı gibi, bu zamana kadar yapılmış en iyi oyun olabilir.
Oyunun mihenk taşlarına değindik. Sırada multiplayer var. Burada da sistem Rome II ve Attila ile aynı. Sadece savaş alanlarından oluşan ve toplam 2 kişi ile oynanan multiplayer campaing mevcut. Yani çok iç açıcı değil. Özetle Shogun 2 ile yakalanan multiplayer ivmesi akabinde gelen 3. oyunda da düşüşünü sürdürüyor.
Oyuna getirebileceğim tek eleştiri evrenin verdiği kısıtlama. Her ırkın yapacakları belli olduğundan oyunun oynanış süresi bir hayli geriliyor. Empire: Total War’da Osmanlı ile en az 5-6 oyun atmışımdır ki Empire’da seçilebilir bir sürü devlet var. Osmanlı İmpartorluğu ile oynadığım her oyunda farklı stratejiler güttüm. Ancak Total War Warhammer’da bu mümkün değil gibi. Hiç kimseyle savaşmayayım sadece ticarete yapayım diyemiyorsunuz. Yani alternatif tarih oluşturamıyorsunuz. Cücelerle dağlar ve çorak arazilerdeki Yeşilderililer’in mekanları dışında yaşayamıyorsunuz. Şahsi görüşüm her ırkla en fazla 2 kere oynanacağı yönünde. Ya savaşarak genişleyebileceğiniz en büyük alana genişlersiniz ya da daha çok diplomasiyi kullanarak. Öyle veya böyle zaten yine bina inşa ediyor, teknoloji geliştiriyor ve karakterlerinizi güçlendiriyorsunuz. Sanırım bundan dolayı zaten oyunun üçleme olmasına karar vermişler. Nasıl Shogun 2’ye Rise of the Samurai ve Fall of the Samurai gibi iki genişleme paketi geldiyse Warhammer’a da devasa paketler gelecek belki de ayrı birer oyun şeklinde satılacak.
Daha önce hiçbir Total War oyununu inceleme aşamasında bu kadar çok oynamadım. Oyun vaat ettiğini gerçekleştiriyor asıl mesele bu. Warhammer’ın fantezi evrenini başarılı bir şekilde, Total War tarzıyla oyunculara sunuyor. Umarım The Creative Assembly, bu ivmeyi bozmaz, başarısını katlayarak Medieval III’te de gösterir. Zira halihazırda bir tarih ekibi var ve başında da Macar asıllı Janos Gaspar var. Warhamer evrenini seven birisiyseniz elbette kütüphanenizde bu oyuna yer vermelisiniz. Zira daha önce böylesini tecrübe etmediniz. Total War’un kitlesi içerisinde yer alan tarih severler oyuncular ise farklı bir tat için denemek bir yana sonuçta adı TOTAL WAR olan bir oyunun koleksiyonda eksik olması kabul edilemez. Ama sadece “tarih sever” olanlara için bir şey diyemeyeceğim. Zaten bu grubun üyeleri “uçan eşşeğin olduğu oyunu” oynamam diye set çekmiş durumda :) Medieval III çıkana kadar sabretmeye ya da serinin önceki üyelerini oynamaya devam.
Bitti. E ben Total War Warhammer’a geri döneyim izninizle…
Not: oyun içi metinler de tamamıyla Türkçe olacak.