Vampirler daima yaşayanlar için bir veba olmuştur ve von Carstein bunların başında gelmiştir; onlar ölümün kol gezdiği Sylvania diyarının, Hortlak soylularından oluşan hanedanıdır. Onlar kaçınılmaz olarak, azametli bir Hortlak ordusuyla diyarlarını terk ederler - bu orduda güce aşık Ölü Çağıranlar, Zombi güruhları, çeşitli rütbelerde İskeletler, toprak altında olmayı reddeden Mezar Hortlakları ve korkunç Varghulflar, bir Vampir Lordu'nun karşı konulmaz iradesine doğru çağırabileceği kâbuslardan bazılarıdır.
Vlad, von Carstein soyunu başlatan kişi olabilirdi; lâkin Mannfred'den de onun kadar korkulurdu, çünkü İmparatorluk'u yozlaştırmaya çok yaklaşmış, Hel Fenn'de hızı kesilmiş ve öldürülmüştü. Fakat hayattan uzak olanı öldürmek kolay değildir; Mannfred ve Vlad tekrar ayaklandı. Ölenler, Sylvania'da asla huzur içinde yatamadılar, mezarlarını terk ettiler, her ikisi de bir kez daha insanlığa meydan okumaya hazırlanırken, Geceyarısı Aristokrasisi tarafından Ölümden Döndürüldüler. Her ikisi de kendisinin Ebedi İmparator olduğuna inanıyor, gaspçı Karl Franz bunu büyük bir bedel ödeyerek öğrenecek. Tüm yaşayanlar von Carstein'in Şer Cenabı'na hürmet edecek!
MORTAL TANIMI
Şu anki gücüne ulaşmadan önce Mannfred von Carstein, denkleri arasındaki iç çatışmalardan kaçınarak ölü çağırma ilmine dair bilgisini daha da arttırmak amacıyla uzak diyarlara seyahat etmiştir. İnsan derisinden yapılmış kupkuru parşömenlerden yasak sırları çekip çıkardığı, Ölüler Kitapları’nın ilkinden kadim büyüleri öğrendiği ve uzun süredir ölü olan güçlü varlıklarla kötücül pazarlıklar yaptığı kadim kabirlere ve şehirlere lanetli yolculuklar yaptı. Mannfred sonunda Sylvania’ya döndüğünde, eskisinden de güçlü bir hâldeydi ve çılgın selefinin yok oluşunun akabinde, Hortlak birliklerini devraldı. Önceden bir İmparatorluk lordunun kılığına girerek seyahat eden Mannfred, gücünün doruğuna ulaştığı şimdilerde daha korkunç bir görünüşe sahip; suratı çarpık bir cesedinkine dönüştü ve kafa derisi de büyülü enerjiyle kıvranır hâlde. Ancak yeni sahip olduğu güçleri de yeterli değildir ve bir yanı İmparatorluk tahtını arzulayan Carstein’ın güce susamışlığı her zamankinden daha fazladır.