1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Total War Saga Thrones of Britannia İncelemesi

Gönderilme zamanı: Çrş Oca 30, 2019 5:09 pm
gönderen Yabgu Nizam Pasha
Resim

11 yıl aradan sonra Total War Saga: Thrones of Britannia ile yeniden Britanya’dayız! Oyunu çıkmadan sizler için inceledik.

Total War serisi, ilk üyesi piyasaya çıktığından beri, strateji oyunları kategorisinin parmakla gösterilen yapıtlardan olmuş ve oyuncuların uzun yıllar boyunca saatlerce bilgisayar başında hem eğlenmesini hem de öğrenmesini sağlamıştır. Tarih kanadından son oyun Total War Attila, fantezi kanadından da son oyun Total War Warhammer 2’nin çıkışı üzerinden bir hayli vakit geçti. Geçen vakit içerisinde bu zamana kadar Total War ailesinin hiç uğramadığı bir coğrafya olan Çin’de geçecek bir oyun, Total War: THREE KINGDOMS gün yüzüne çıktı, ancak oyunu oynayan topluluk üyelerinin talepleri doğrultusunda geliştirici firma The Creative Assembly, daha önce çıkmış oyunların genişleyeceği yahud piyasa jargonuyla bağımsız ek paketlerin geleceği müjdesi verildi. Böylece Total War Saga açığa çıktı, Total War serilerinin alt serisi olacak olan SAGA’ların ilk üyesi de Total War Saga: Thrones of Britannia.

Medieval: Total War, ilk çıkan Total War oyunu olmasa da birçok oyuncunun seriyle tanışmasına vesile olan oyundur dersem hata yapmış olmam sanırım. Medieval’ın 2003 yılında çıkmış bir ek paketi mevcut, bilenlerin suratlarında bu satırı okurken bir tebessüm oluşmuştur, Viking Invasion, 8. yüzyılın sonlarında başlayan oyun o önemli tarihe 1066’ya (Hastings Muharebesi) kadar sürüyordu. 15 yıl geçmiş. Medieval II’nin de ek paketi Kingdoms içerisinde The Britannia Campaign vardı, 2007’de ekranlarımızdaydı, bu serüvenin üzerinden de 11 yıl geçmiş. Şimdi ise Total War Attila altyapısı kullanılan Total War Saga: Thrones of Britannia ile yeniden Britanya’ya önemli mücadelelerde rol almak için çıkış yapıyoruz.

Total War Saga: Thrones of Britannia’da seçilebilir 10 topluluk var, bu topluluklar da kültürel olarak 5’e bölünmüş durumda.

İngiliz Krallıkları: Mierce, Batı Seaxe
İskoç Krallıkları: Circenn, Mide
Gal Krallıkları: Strat Clut, Gwined
Büyük Viking Ordusu: Doğu Engle, Northymbre
Viking Deniz Kralları: Sudreyar, Dyflin

5 kültürün kendine has oynanış dinamik farkları olduğu gibi, seçilen topluluğun da diğer 9 devletten farklı yanları da var. Ancak hemen hemen asıl olay kültürel bakımdan üye olunan sınıfta bitiyor. Ben oyuna Galler krallıklarından Gwined ile başladım. Bu tercihi yapmamın en büyük nedeni Viking istilası ve Viking kökenli topluluklar ile uğraşmamak, güçlenip akabinde hem tarihsel toprakları ele geçirmek hem de Britanya’yı tek bir taç altında yönetmek idi. Açıkçası zevkli bir campaign oldu, zaten siz bu yazıyı okurken büyük ihtimal hedeflerimi bir bir gerçekleştiriyor olacağım. Ancak yazı bitmeden ilk hedefimi gerçekleştirdim. Bugün bilinen şekliyle Galler topraklarını bir araya getirdim. Hatta sınırı biraz daha Orta İngiltere’ye genişlettiğim gibi İrlanda’ya da çıkış yaptım.

Bunları yaptığım esnada neler oldu tek tek yazayım, akabinde oyunu eleştirmeye geçeceğim. Ben Galler’i tamamıyla yönetimim altına aldığımda tarihsel başarıyı gerçekleştirdiğim için siyasi olarak Gwined şeklinde bilinen topluluk adı Cymru olarak değişti yani Galler oldu. Bu esnada Viking Deniz Kralları’ndan Dyflin, Mide’yi ele geçirince İrlanda’daki aynı kültürün üyeleri Dyflin’in sancağı altında toplandılar. Yine bu yıllarda Batı Seaxe, dört bir yandan akın yiyen Mierce topraklarını ele geçirince Anglo-Saxson birliğini ilan etti ve Büyük Viking Ordusu Doğu Engle’yi dağıttığı gibi Northymbre ile savaşmaya başladı…

Anlattığım bu ana kadar eğlenceli bir campaign geçti, özellikle savaş alanları grafik ve atmosfer açısından serinin son noktası diyebilirim. Lakin bir diğer gerçekle yüzleştim, bu zaman kadar oynadığım en sığ Total War oyunuyla haşır neşir olduğumu fark ettim. Jack Lusted, bizim gibi yabancı topluluklarda oyuncu olan birisiydi, mod cephesindeki başarıları ki birlikte Medieval II için de mod yaptığımız bu arkadaş önce geliştirici firmada çalışan oldu ve nihayetinde Total War Saga: Thrones of Britannia projesinin yöneticisi olacak kadar yükseldi. Kendisi değişik fikirlerle seriye yeni bir soluk getirmek istemiş ancak bu kararlar koca ananeyi, serinin mirasını yerle bir etmiş diyebilirim.

Oyunda önceki serilerde var olup çok kullanılan ve adeta serinin birer mihenk taşı olan özellikler terk edilmiş. Oyunda devletin gerek iç gerek dış açıdan sorunları ile ilgilenen ajan sistemi terk edilmiş. Oyunda savaşlar dışında kullandığınız suikastçı, din adamı gibi birimler yok. Bunların özellikleri teknoloji ağacı ve karakter gelişim seçeneklerine yedirilmiş. Akabinde biz detayları artsın diye senelerce bağırsak da Total War Saga: Thrones of Britannia ile diplomasi de bir kayba uğramış. Oyunda “ticaret anlaşması” diye bir şey yok. Bir toplulukla savaşta olmadığınız süre boyunca her daim ticaret yapıyorsunuz, otomatik gelişiyor bu durum. Örneğin yok olmuş bir topluluk yeniden siyasi alanda boy gösterir yahud İskandinavya’dan akın akın gelen Vikingler bölgede toprak edinirse direkt ticaret anlaşması yapılmış gibi turlara devam ediyorsunuz. Sonra eyaletlerin ana şehirleri dışındaki her yerleşke garnizonsuz şekilde kolayca el değiştiriyor. Orduların pusu kurma ve yıldırım harekat seçenekleri de kaldırılmış. Ücretli askerler yok, asker üretimi garnizon ya da yerleşkelerde gerçekleşiyor… Bu ince oynanış detaylarının “kullanılmıyordu” gibi veya benzeri sonucu yine bu raddeye gelecek nedenlerle terk edilmesini doğru bulmuyorum. Bu yüzden devasa puan kırıyorum.

Oysa Thrones of Britannia ile aileye katılan yeni özellikler ile terk edilmiş bu özellikler oyunda mevcut olsa idi tarihi kolun en zengin oyunuyla karşı karşıyayız diyecektim. Terk edilen özelliklere karşılık olarak Total War Saga: Thrones of Britannia’da bizi ne yenilikler bekliyor? Her karakterin seviye puanları ile geliştirilebilir olması. Vali olacak karakterler ile savaş alanlarında daha fazla boy gösterecek karakterleri “takipçiler” denilen divan üyeleri ile daha donanımlı bir hale getiriyorsunuz. Bu divan üyeleri sadece karakterinize değil düşmana karşı etkiler de gösteriyor. Diplomaside savunma ve askeri müttefikin dışında “dostluk bildirgesi” seçeneği eklenmiş, bir nevi yapay zekaya “sana olumlu” yönde siyaset işleyeceğim demenin yolu. Ancak pek işlevsel olduğunu söyleyemem. Hatta kullanmamak daha iyi zira bu bağı kurduğunuzda diğer 3. topluluklar madem öyle ben de sana tavır alırım şeklinde size karşı olumsuz bakabiliyor.

En beğendiğim özellik, bir mod olarak doğan sonra Thrones of Britannia ile seriye resmi olarak eklenen orduların ikmal durumu. Orduların ikmal seviyesi azaldığı zaman firarlar başlıyor. Her bölük gıda giderinin yanı sıra bir de ikmal yönünden de tatmin edilmek zorunda. Yani ordularınızı öyle sağda solda hele hele nerede düşman diye gezdiremiyorsunuz, öncesine nazaran biraz daha sabırlı davranarak hareket ediyorsunuz. Yukarıda kültürlere özel oyun dinamiklerinin var olduğunu söylemiştim biraz daha detaya gireyim. Total War Warhammer’ın güzel bir etkisi bu diyebiliriz. Örneğin Büyük Viking Ordusu, yerli halklarla İskandinav kökenli Vikingler’in birlikte temellendirdiği kralıkllar. Eğer Doğu Engle ya da Northymbre ile oynarken sürekli Britanyalı topluluklarla savaşırsanız ülkenizdeki denge bozuluyor Britanyalı olanlar huzursuzluk çıkartıyor. Galler’de ise efsanelere, atalara önem verme söz konusu. Kazanılan savaşların yanı sıra Britanya efsanelerinin dillendirildiği, yaşandığı yerler elde edildikçe kahramanlık yüzdeniz artıyor ve bu artış size gerek yönetim gerek savaş alanlarında destek puanları sağlıyor. Multiplayer’a değinmiyorum Total War Attila’dan bildiğiniz gibi.

Medieval: Total War’u oynayanlar hatırlayacaklardır, fethedilen bölgeler ve yapılan inşaatlar doğrultusunda devlet ordunuzun kumandanlarına çeşitli unvanlar ve toprak verebiliyordunuz. Total War Saga: Thrones of Britannia ile kısmen bu özellikler yeniden gelmiş diyebiliriz. Vali ataması hususuna zaten Attila’dan alışığız ancak fethedilen toprakların mülki sahipliğini verme yeniden Thrones of Britannia ile boy gösteriyor. Bu mülkiyet hususu size olan sadakati düşen generallerinizi yeniden kazanmak için güzel bir fırsat. Ancak yok o topraklar sadece yönetici ailenin malıdır derseniz bol bol iç savaş yapacağınızı söyleyebilirim. Değineceğim son yenilik de teknoloji ağacında kendini gösteriyor. Belli adımlar atmadan teknoloji cephesinde araştırma yapamıyorsunuz. Örneğin 10 mızraklı birim üretmeden bu teçhizatları kullanan birimler için araştırma yapamıyorsunuz. Daha üst birimler için teknoloji şart, bu yönde inşa etmeniz için bir binaya gerek yok, fiiliyatta bol bol tarım binaları dikeceksiniz :)

Total War Saga: Thrones of Britannia’nın her ne kadar inceleme sürümü elimizde olsa da oyunun performans açısından Total War Attila’ya fark attığını ve TWA’nın olması gerektiği seviyede olduğunu söyleyebilirim. Yani oyun stabil. Tüm kalbimle istiyorum ki Total War Saga: Thrones of Britannia çıktığı gün ya da ilerleyen dönemlerde Total War Attila’ya bir yamanın çıkartılarak aynı performans artışının sağlanması. Normalde yeneceğimin kesin olduğu savaşları otomatik yapar geçerdim ama Total War Saga: Thrones of Britannia ile meşgulken tüm savaşları oynadım. Çünkü grafik anlamda gerçekten tatmin edici, stabil, harita tasarımları başarılı, dönemin kalkan kullanımı üzerine kurulu olan dinamiği iyi yansıtılmış… Özetle savaş alanları açısından bir gerileme değil ilerleme söz konusu. Eleştirilerim, sitemim campaign yani strateji haritası mekanikleri için radikal kararlara. Son sözlere geçmeden müziklerin/seslendirmenin kalitesi ve arayüz tasarımında kullanılan bölgeye/tarihe has minyatürlerin oyunun sunumunun en az savaş alanlarındaki kadar başarılı olmasındaki en büyük iki etken olduğunu belirteyim.

Total War Saga: Thrones of Britannia, Total War: THREE KINGDOMS yolundaki oyalanma seçeneği olarak piyasaya çıkan bir yapım, bunu aklımızdan çıkartmayalım. Total War Attila gerektirmeyen bir TWA ek paketi. Bir bakıma çap olarak Total War: ROME II – Empire Divided gibi ancak fiyat bakımından daha pahalı. Empire Divided gibi olsaydı kesinlikle daha iyi olurdu. Attilla ile tümleşik, Attila’nın performansını artıran bir DLC olarak bizlerin karşısına çıksa terk edilen bazı özellikler daha kabul edilebilir bir hal alırdı, daha uygun olacaktı diye düşünüyorum. Total War Saga: Thrones of Britannia bu haliyle savaş alanlarında eğlence vaat etse de ne yazık ki vasat bir yapım. Jack Lusted’ın benimsediği radikal kararlar sonucu sığlaşan ve casual bir hal alan campaign, benim gibiler için tahammül edilebilir olabilir ancak, devasa bir topluluk için “indirim bekler, paramı şimdilik başka oyunlara harcarım” dedirtecek çapta. Modlar çıkmaya başladığında bir nebze de olsa bu fikirler olumlu yöne çalabilir. Yine iş oyunculara düştü yani…

Sonuç:

Alınan radikal kararlar sonucu Total War serisinin mirasına halel gelmiş. Total War Saga: Thrones of Britannia savaş alanlarında başarılı, strateji haritasında (campaign) ise vasat bir yapım. PUAN 55.

Artılar:
Türkçe dil desteği
Stabil performans
Sunum
Müzikler
Modcuların katkılarının resmen seride yer bulması

Eksiler:
Terk edilen miras niteliğindeki özellikler
Kan yok, DLC ile gelecektir :/
Sunduğu içeriğe göre fiyatı yüksek.